Kâfirlerden bir kısmına verdiğimiz çeşitli dünya nimetlerine heveslenip göz dikeyim deme

لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ اِلٰى مَا مَتَّعْنَا بِه۪ٓ اَزْوَاجًا مِنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِن۪ينَ ﴿٨٨﴾
88- Kâfirlerden bir kısmına verdiğimiz çeşitli dünya nimetlerine heveslenip göz dikeyim deme. Onların akıbetlerine üzülme. Müminlere merhamet kanatlarını indir.
وَقُلْ اِنّ۪ٓي اَنَا النَّذ۪يرُ الْمُب۪ينُۚ ﴿٨٩﴾
89- De ki: “Şüphesiz ki ben, apaçık bir uyarıcıyım.”
Gözünü Bizim o kâfirlerin kendilerine vermiş olduğumuz ziynetlere, süslere, dünya mallarına dikme. Sakın onlara imrenme. Bunlar niye bana verilmemiş de bu kâfirlere verilmiş? diye sakın mahzun olma. Unutma ki onlar geçici dünya hayatının ziynetleridir.
Evet işte şu anda bu emir bizlere de verilmektedir. Bakıyoruz ki şu anda kâfirlere bizden çok fazla şeyler verilmiş. Mal, mülk, ev, araba, para, pul, saltanat hep onların elindedir. Fıtratımızda bunlara karşı bir meyil, bir arzu olduğu için şu anda bizler de onlara bakıp bakıp imreniyoruz. Keşke şu adamların ellerinde olanlar bizde de olsaydı diyoruz. Onların içinde bulundukları nîmetler karşısında ayaklarımız kayıyor. Allah’ın bu âyetlerinden habersiz bir hayat yaşadığımız için neredeyse kâfirliği bile temenni edecek duruma gelenleri görüyoruz.
Ama bakın Rabbimiz buyuruyor ki ey müslümanlar, unutmayın ki bunlar sadece dünyanın süsü ve ziynetleridir. Unutmayın ki onlar bu sahip olduklarıyla Bizi ve âhireti unutuyorlar. Unutmayın ki çok çabuk biter. Ama bitmeyen, tükenmeyen, hayırlı olan, süresiz olan Rabbinizin katındaki rızıklardır. Cennet ölümsüzdür, cennet nîmetleri sonsuzdur. Siz Ona yönelin, hedefiniz O olsun. Ve sen ey peygamberim, mü’minlere de rahmet ve merhamet kanatlarını geriver. Mü’minlere şefkatli ve merhametli oluver. Ve onlara de ki ben apaçık bir uyarıcıyım.
BASAİRUL KUR’AN
“Erkek-kadın bazı kâfirleri verdiğimiz kimi dünya nimetlerine göz dikme.
Bu uyarı, varlıkların yaratılış gerekçesi olan büyük gerçek ile, Hz. Peygambere yapılan büyük bağış, bir de basit, değersiz dünya nimetlerini karşılaştırmak için yeterlidir. Bunun arkasından dünya nimetlerine dalan kavmi bir yana bırakıp, mü’minleri gözetmesine ilişkin Hz. Peygambere yönelik bir direktif yeralıyor. Çünkü mü’minler, onun getirdiği, ayrıca göklerin, yerin ve ikisi arasındaki varlıkların da dayanağı olan gerçeğe uymaktadırlar. Onlar ise; varlıklar aleminin yaratılış planına yabancı bir unsur olan geçici batıla uymaktadırlar.
“Onlar için üzülme.”
Uğrayacakları kötü akıbeti dert etme. Biliyorsun ki, yüce Allah’ın adaleti bu akıbeti gerektirmektedir. Kıyamet olayın dayanağı olan gerçek, bu akıbeti belirler. O halde onları gerçek akıbetleri ile başbaşa bırak.
“Mü’minlere karşı alçak gönüllülük kanatlarını indir.”
Yumuşaklığı, sevgiyi ve şefkati ifade etmek için kanatların indirilmesi deyiminin seçilmiş olması, tasvirli ifade tarzının gereğidir. Kur’an’ın edebi ifade tarzı uyarınca somut bir tabloda Peygamberimizle mü’minler arasındaki gözetim lütfu, güzel ilişki ve karşılıklı beslenen ince duygular temsil edilmektedir.
“Ben açık sözlü bir uyarıcıyım de.”
İşte davetin asıl yolu budur. Burada tek başına uyarıdan söz ediliyor ve müjdeleme gündeme getirilmiyor. Çünkü yalanlayan ve alaya alan bir toplum, öncelikle uyarıyı hak etmektedir. Dünyanın geçici nimetlerinden yararlanan, daldıkları eğlenceden uyanmayan, İslâma davetin, kıyamet anının ve şu büyük evrenin dayanağı gerçeği düşünmeyen bir toplum, en çok uyarıyı hak etmektedir.
FİZİLALİL KUR’AN