İlham Tohti: Parmaklıklar arkasında bir Doğu Türkistanlı

İlham Tohti: Parmaklıklar Arkasında Bir Doğu Türkistanlı
Ali Yekta Bey / Fokus+
İlham Tohti, 25 Ekim 1969 tarihinde Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne bağlı Artuş ilçesinde dünyaya geldi. Onun hayatı, bir akademisyenin entelektüel arayışları ile bir halkın sesi olma mücadelesinin iç içe geçtiği, zorluklarla dolu bir yolculuk oldu. Pekin’deki Minzu Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olarak görev yapan Tohti, akademik kimliğinin yanı sıra, Uygur Türklerinin maruz kaldığı ayrımcılığa ve haksızlıklara karşı barışçıl ve yasal yollarla mücadele eden önemli bir aydın olarak tanındı. Onun hayat hikayesi, Çin’in azınlık politikalarının acımasız yüzünü uluslararası kamuoyuna gösteren sembolik bir örnek teşkil etti.
Tohti, genç yaşlarından itibaren Uygur halkının sosyoekonomik sorunlarına duyarlı bir akademisyen olarak dikkat çekti. Çin’in batı bölgelerinde, özellikle Sincan’da uyguladığı politikaların Uygur toplumuna etkilerini, ekonomik eşitsizlikleri ve kültürel baskıları bilimsel bir perspektifle ele aldı. Pekin’de yaşamasına rağmen, Uygur toplumunun içinde bulunduğu durumu yakından gözlemleme ve analiz etme fırsatı buldu. Onun entelektüel çalışmaları, sadece Uygur halkının karşı karşıya olduğu zorlukları değil, aynı zamanda Çin’in kendi çokuluslu yapısı içerisindeki dengeyi nasıl kurması gerektiğine dair önemli soruları da gündeme getirdi. Tohti, Uygurların ekonomik kalkınmadan yeterince pay alamadığını, işsizlik oranlarının yüksek olduğunu ve bölgeye Han Çinlilerinin yoğun göçünün demografik ve sosyal gerilimlere yol açtığını sıkça dile getirdi.
Çin yönetiminin baskıları ve gözaltılar
2005 yılında kurduğu “Uyghur Online” adlı internet sitesi, İlham Tohti’nin düşüncelerini geniş kitlelere ulaştırma ve Uygurlar ile Han Çinlileri arasında bir diyalog köprüsü kurma çabasının en somut adımıydı. Bu platform, Uygur toplumunun kültürel ve sosyal meselelerini ele alan, Çin’in Uygurlara yönelik politikalarını eleştiren yazılar ve yorumlar içeren bir sosyal platform olarak işlev gördü. Tohti, bu site aracılığıyla Uygurların sorunlarını Çinli entelektüellerin ve geniş kamuoyunun dikkatine sunmayı amaçladı. Onun temel amacı, Uygurlar ile Han Çinlileri arasında bir anlayış tesis etmekti. Aşırıcı veya bölücü olmadığını her fırsatta dile getiren Tohti, şiddeti reddetti ve Çin Anayasası ile “Bölgesel Millî Özerklik Yasası”nda tanınan hakların Doğu Türkistan’da tam olarak uygulanmasını savundu. Ona göre, Çin gerçek anlamda çok kültürlülüğü sağlayamadığı sürece hiçbir zaman tam anlamıyla büyük ve saygın bir ülke olamayacaktı.
Ancak “Uyghur Online”ın faaliyetleri, Çin yönetimi tarafından “bölücülük” ve “etnik nefreti körükleme” olarak yorumlandı. Site, 15 Mayıs 2008 tarihinde Pekin yönetimi tarafından kapatıldı. Bu kapatma, Tohti’ye yönelik baskıların artacağının ilk ciddi işaretiydi. 2009 yılında Ürümçi’de yaşanan ve yaklaşık 200 kişinin hayatını kaybettiği olaylar sonrasında, Tohti olayların tetikleyicisi olmakla suçlandı ve medyaya konuşma yasağı getirildi. Hayatının her safhasında Uygur Türklerinin maruz kaldığı haksızlık ve ayrımcılığı dile getirmesine rağmen, barışçıl tutumuyla bilinen Tohti, Pekin yönetiminin hedefi haline gelmeye başladı. Defalarca gözaltına alındı, ev hapsinde tutuldu ve ailesiyle birlikte sürekli izlendi.
Müebbet hapis ve uluslararası tepkiler
İlham Tohti’ye yönelik baskıların doruk noktası, 15 Ocak 2014 tarihinde Pekin’deki evinde gözaltına alınmasıyla yaşandı. Bilgisayarları, cep telefonları ve yazılı evraklarına el konuldu. Ailesi ve avukatlarıyla görüşmesine uzun süre izin verilmedi. Bu gözaltı, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İnsan hakları örgütleri, akademisyenler ve birçok Batılı ülke, Tohti’nin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. Ancak Çin hükümeti bu çağrılara kulak tıkadı.
19-23 Eylül 2014 tarihleri arasında Urumçi’deki Çin bölgesel mahkemesinde basına kapalı bir şekilde yargılandı. Hakkında “bölücülük”, “yalan haber yaymak” ve “Komünist Parti’yi eleştirmek” gibi suçlamalar yöneltildi. Tohti, yargılama sürecinde kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti ve hiçbir zaman bölücülük yapmadığını, her zaman barışçıl bir çözümden yana olduğunu savundu. Ancak mahkeme, bu savunmaları dikkate almadı ve 23 Eylül 2014’te İlham Tohti’yi müebbet hapse mahkûm etti. Ayrıca tüm mal varlığına da el konulmasına karar verildi. Bu karar, başta ABD, Almanya, İngiltere ve Birleşmiş Milletler olmak üzere birçok uluslararası aktör ve insan hakları örgütü tarafından şiddetle kınandı. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, verilen cezanın aşırı olduğunu belirtti ve Tohti’nin derhal serbest bırakılması gerektiğini söyledi.
İlham Tohti’nin hapsedilmesi, Uygur halkının karşı karşıya olduğu “kültürel soykırım” olarak nitelendirilen politikaların sembolü haline geldi. Uluslararası toplum, onun mücadelesini “Çin’in Nelson Mandela’sı” olarak görmeye başladı. Parmaklıklar ardında olmasına rağmen, Tohti’nin sesi uluslararası alanda daha güçlü bir şekilde duyulmaya başlandı. 2014 yılında Barbara Goldsmith İfade Özgürlüğü Ödülü’ne layık görüldü. Ardından 2016’da Martin Ennals İnsan Hakları Savunucuları Ödülü’nü aldı. Bu ödüller, Çin’in onu “nefreti ve ölümü destekleyen bir ayrılıkçı” olarak gösterme çabalarına verilen en güçlü cevap niteliğindeydi.
2019 yılı ise İlham Tohti için uluslararası alanda tanınırlığının zirveye çıktığı bir yıl oldu. O yıl, Avrupa Birliği’nin en prestijli insan hakları ve barış ödülü olan Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü’ne ve Václav Havel İnsan Hakları Ödülü’ne layık görüldü. Tohti’nin kızı Cevher İlham, babası adına ödülü kabul etmek üzere Avrupa Parlamentosu’nda bir konuşma yaptı ve babasının Müslümanlar ile Han Çinlileri arasında barış istediği için hapiste olduğunu vurguladı. Ayrıca Tohti, defalarca Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi ve 2020 ile 2023 yıllarında beş finalistten biri olarak seçildi. Bu adaylıklar, onun barışa olan adanmışlığının ve etnik gerilimlerin çözümüne yönelik barışçıl modelinin uluslararası arenada ne kadar takdir edildiğinin bir göstergesiydi.
İlham Tohti’nin Doğu Türkistan meselesinin çözümüne ilişkin sunduğu tezler, “ılımlı eleştirmen” ve “uzlaşının sesi” olarak nitelendirilmesine yol açtı. Onun yaklaşımı, silahlı mücadeleyi veya ayrılıkçılığı savunan görüşlerden ayrılıyordu. Tohti, Çin’in kendi anayasasında yer alan “Bölgesel Millî Özerklik Yasası”nın tam olarak uygulanması gerektiğini savundu. Bu yasanın Uygurlara kültürel, ekonomik ve idari özerklik tanıdığını, ancak uygulamada bunun gerçekleşmediğini belirtti. Ona göre, Uygurların ana dillerini, kültürlerini ve dinlerini serbestçe yaşama hakları güvence altına alınmalıydı. Ayrıca, Han Çinlilerinin Sincan’a kontrolsüz göçünün bölgenin demografik yapısını değiştirdiğini ve yerel Uygur halkı arasında işsizliğe neden olduğunu eleştirdi. Tohti, bu sorunların diyalog ve şeffaflık yoluyla çözülebileceğine inanıyordu.
Tohti’nin tezi, Uygur ve Han halkları arasında karşılıklı anlayış ve güven inşa etmeye odaklandı. “Uyghur Online” sitesini kurarken de temel amacı buydu: Uygur halkının sorunlarını Çince olarak yayımlayarak Han Çinlilerine ulaşmak ve yanlış anlamaları ortadan kaldırmaktı. O, Uygur halkının kültürel kimliğini koruyarak Çin devleti içinde barışçıl bir şekilde var olabileceğine inanıyordu. Bu, “çok kültürlülük” ilkesinin Çin toplumunda gerçekten benimsenmesiyle mümkündü. Onun düşünceleri, etnik gruplar arasındaki gerilimleri azaltmaya yönelik bir model olarak uluslararası alanda kabul gördü.
Günümüzde İlham Tohti ve Mücadelesi
Bugün, İlham Tohti hala Çin hapishanelerinde tutuluyor ve durumu hakkında çok az bilgi bulunuyor. Ancak onun mücadelesi ve savunduğu barışçıl çözüm tezleri, Doğu Türkistan meselesinin uluslararası gündemde kalmasında önemli bir rol oynamaya devam ediyor. Onun mirası, baskıcı rejimlere karşı barışçıl direnişin ve entelektüel mücadelenin bir sembolü olarak yaşıyor. Türkiye, uluslararası insan hakları örgütleri ve birçok Batılı ülke, İlham Tohti’nin serbest bırakılması için çağrılarını sürdürüyor. Onun hayatı ve savunduğu fikirler, insan hakları, adalet ve etnik gruplar arası uyum için verilen küresel mücadelenin ayrılmaz bir parçası oldu. İlham Tohti’nin yolu, cesareti ve gayesi, Doğu Türkistan meselesine dair çözüm arayışlarında hâlâ yol gösterici bir ışık olarak kabul ediliyor.