Filistin ve Ötesini Anlamak: Tarih ve Medeniyet Perspektifi

Recep Yılmaz, ‘Histen Şuura Köprü Kurmak: Filistin ve Ötesini Anlamak’ başlıklı bir sunum yaptı. Program, Kur’an tilavetiyle başladı.

Filistin

Recep Yılmaz, ‘Histen Şuura Köprü Kurmak: Filistin ve Ötesini Anlamak’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Program, Abdullah Gündem’in Kur’an tilavetiyle başladı.

Yılmaz’ın sunumu, Filistin meselesini tarihsel bir çatışma olarak değil, insanlığın ortak hafızası ve medeniyet bilinci bağlamında ele alan kapsamlı bir analiz niteliği taşımaktadır. Çalışma, üç temel eksen üzerine inşa edilmiştir: tarihsel yön, yorumlayıcı yaklaşım ve geleceğe dönük perspektif.

Tarihsel kısımda, M.Ö. 2000’lerden itibaren Hz. İbrahim’in bölgeye gelişiyle başlayan süreç, Hz. Musa’nın Mısır esaretinden çıkışı, Hz. Davud ve Süleyman dönemleri, Babil sürgünü ve Roma istilaları gibi olaylar incelenmiştir. 638 yılında Hz. Ömer döneminde gerçekleşen İslam fethiyle bölge uzun bir istikrar dönemine girmiştir. Bu dönem, 1099’daki Haçlı işgaliyle kesintiye uğramış, Selahaddin Eyyubi’nin 1187’deki yeniden fethiyle istikrar yeniden sağlanmıştır.

Osmanlı hâkimiyetinin 1516’da başlamasıyla yaklaşık dört asır süren siyasi düzen ve toplumsal barış tesis edilmiştir. Ancak Birinci Dünya Savaşı sonrasında 1917’de İngiliz işgaliyle bu düzen sona ermiştir. Aynı yıl yayımlanan Balfour Deklarasyonu, Filistin’de bir Yahudi ulus devleti kurma hedefini resmîleştirerek, bölgenin demografik ve kültürel yapısında köklü dönüşümlerin önünü açmıştır. 1948’de İsrail’in kurulmasıyla yaşanan Nekbe, Filistin halkının tarihsel hafızasında bir kırılma noktası olarak yerini almıştır.

Sunumun ikinci bölümünde, İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee’nin Filistin meselesine dair analizlerine özel bir yer verilmiştir. Toynbee, Yahudilerin tarih boyunca maruz kaldıkları zulümlerin ardından, 1948 sonrasında Filistinlilere benzer bir baskı uygulamalarını insanlık tarihinin trajik paradokslarından biri olarak yorumlamaktadır. Ona göre, ‘mazlumun zalime dönüşmesi’, insan doğasının en sapkın eğilimlerinden birini temsil etmektedir. Bu bağlamda Toynbee, 1948’de yüz binlerce Filistinlinin yerinden edilmesini tarihsel, ahlaki ve vicdani bir sapma olarak değerlendirir.

Bu düşünceler, İbn Haldun’un ‘baskı ve tahakkümün karakter üzerindeki bozucu etkisi’ne dair görüşleriyle desteklenmektedir. Yılmaz, bu tarihsel döngüleri, yalnızca geçmişe değil, çağdaş dünyanın toplumsal psikolojisine de ışık tutan bir paradigma olarak yorumlamaktadır.

Sunumun üçüncü ve son bölümünde, geleceğe ilişkin öneriler sunulmaktadır. Yılmaz’a göre, kalıcı bir çözümün ve yeniden dirilişin temelinde İslam medeniyetine aidiyet bilinci yatmaktadır. Sürdürülebilir bir düşünce inşası, bu medeniyetin itikadi, ahlaki, içtimai ve siyasi bütünlüğünü yeniden idrak etmeyi gerektirir. Bu noktada Said Halim Paşa’nın modelinin, İslam dünyasının yeniden yapılanması için bir referans çerçevesi olarak sunulmaktadır.

Sonuç olarak, ‘Histen Şuura Köprü Kurmak’ sunumu, Filistin meselesini yalnızca coğrafi ya da politik bir sorun olarak değil, medeniyet, hafıza ve şuur inşası bağlamında yeniden düşünmeye davet eden bütüncül bir medeniyet tasavvuru ortaya koymaktadır.

Başa dön tuşu