KKTC’de Seçim Sonrası Tartışmalar ve Jeopolitik Gelişmeler

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından, adanın jeopolitik durumu ve İsrail’in etkileri tartışılmaya devam ediyor. KKTC
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları, adada çeşitli tartışmalara yol açtı. Seçimleri kazanan Tufan Erhürman’ın yeni yol haritası, hem yerel hem de uluslararası düzeyde dikkatle izleniyor. Uzmanlar, seçim sonuçlarının Türkiye’deki iç politikadan ziyade, Doğu Akdeniz’deki güç dengeleri ve Kıbrıs’ın geleceği açısından daha önemli olduğunu belirtiyor.
Adada İsrailli yatırımcıların toprak alımları, ekonomik hareketliliğin yanı sıra bölgesel nüfuz mücadelesinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Strateji uzmanları, bu alımların Doğu Akdeniz’deki enerji koridorlarının yeniden şekillendiği bir dönemde stratejik bir denge kurma çabası olduğunu ifade ediyor.
Emekli İstihbarat Albayı Coşkun Başbuğ, adadaki gelişmelerin arka planında bir küresel oyun olduğunu ve bunun dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirtti. Başbuğ, Rum Kesimi’nin de İsrail’in adadaki etkisine karşı tepkiler gösterdiğini vurguladı. Ayrıca, İsrailli yatırımcıların Kuzey Kıbrıs’ta mülk edinmesi sonrası, gerekli önlemlerin alınarak satışların durdurulduğunu ifade etti.
Başbuğ, Erhürman’ın Türkiye ile birlikte hareket edeceğini belirttiği açıklamalarının, iki devletli çözüm çizgisinin korunacağını gösterdiğini dile getirdi. Kıbrıs halkının da bu durumu fark ettiğini ve geçmişteki hatalardan ders alarak benzer bir maceraya girmek istemediğini vurguladı.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Ünal, KKTC’deki toprak ve emlak alımlarının durmasına rağmen, daha önce önemli miktarda arazi alındığını belirtti. Ünal, Ankara’nın tutumunun, KKTC’nin geleceği açısından belirleyici olduğunu ifade etti. Hükümetin iki devletli çözümde ısrarcı olması durumunda federasyon seçeneğinin gündeme gelmeyeceğini söyledi.
Başka bir strateji olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yeni bir gündem oluşturma çabası içinde olduğu ve KKTC’deki seçim sonuçlarını bu yönde kullanabileceği ifade edildi. Bu bağlamda, KKTC’nin tanınması için Rusya ve Suriye gibi ülkelerin harekete geçebileceği öne sürüldü.
Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığının stratejik öneminin arttığına dikkat çeken uzmanlar, KKTC’nin yaşatılması gerektiğini belirtti. Ancak mevcut konjonktürde, KKTC’nin Türkiye’nin bir parçası olmasının tartışılması durumunun mümkün görünmediği ifade edildi.
Sonuç olarak, strateji uzmanları, Erhürman’ın rolünün sembolik kalacağını ve parlamentoda çoğunluğun başka bir partide olduğunu belirtti. Erhürman’ın, Türkiye ile uyum içinde çalışmasının en rasyonel hareket olacağı ifade edildi. KKTC’nin geleceği, iki bağımsız devlet temelinde şekillenecektir.