“Melekler, ‘Selam size’ derler. ‘Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere hadi girin cennete!’”

جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ لَهُمْ ف۪يهَا مَا يَشَٓاؤُ۫نَۜ كَذٰلِكَ يَجْزِي اللّٰهُ الْمُتَّق۪ينَۙ ﴿٣١﴾
31- O yurt, altından ırmaklar akan, ebedi kalacakları “Adn” cennetleridir. Orada, Allah’tan korkanlara, diledikleri nimetler vardır. Allah kendisinden korkanları işte böyle mükâfatlandırır.
اَلَّذ۪ينَ تَتَوَفّٰيهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ طَيِّب۪ينَۙ يَقُولُونَ سَلَامٌ عَلَيْكُمُۙ ادْخُلُوا الْجَنَّةَ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٣٢﴾
32- Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: “Selam size” derler. “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin.”
Onlar için orada Adn cennetleri vardır ki onlar oraya girerler. Orada diledikleri her şey kendilerine verilir. Cennette canlarının çektiği her şey vardır onlar için. Neyin gelmesini isterlerse mutlaka o kendilerine verilecektir. Canlarının çektiği türden her çeşit, istedikleri büyüklükte ve olgunlukta meyveler, kuş etleri, şarap ırmakları, su ırmakları, bal ve süt ırmakları, tertemiz eşler her şey vardır onlar için.
Orada mahrumiyet yoktur. Orada üzüntü verici herhangi bir şey yoktur. Orada hoşnutluk, orada Allah’ın nîmetlerinin insanın yüzüne, içine, kalbine, benliğine sinmesi vardır. İşte Biz muttakileri, Allah için hayat yaşayanları böylece mükafatlandırırız.
Birden yurtların en güzeli ile karşılaşıyoruz.
“Adn cennetleridir.”
Orada kalıp yerleşmek için.
“Altlarından ırmaklar akar.”
Tam anlamı ile bolluk var.
“Orada diledikleri her şey kendilerine verilir.”
Mahrumiyet yok. Yorulma yok. Rızıklar dünya hayatında olduğu gibi sınırlı da değil.
“Yapmış olduğunuz iyiliklerin karşılığı olarak cennete giriniz derler.”
Öncelikle müjdeleri kendilerine ulaşsın diye. Onlar daha ahiretin kapısındayken bu müjdelerini alıyorlar. Yaptıklarının eksiksiz karşılığı olarak.
FİZİLALİL KUR’AN
Melekler tertemiz olarak onların canlarını alırlar. Böyle temiz bir şekilde Rablerinin istediği bir hayatı yaşayan insanların ölümleri de elbette güzel olacaktır. Çünkü onlar abdestleriyle, gusülleriyle, namazlarıyla, ahlâklarıyla, iffetleriyle, aile hayatlarıyla temizlikten yana bir tavır alıyorlardı. Melekler de onların canlarını küfürden, şirkten, zulümden, azaptan uzak bir şekilde alırlarken de şöyle derler: Selâm size! Allah’ın selâmı, selâmeti, esenlik, güven, emniyet sizin üzerinize olsun! Yaptıklarınıza karşılık girin cennete! derler. Ne güzel bir sonuç, ne güzel bir karşılama değil mi?
İşte bu âyetler bizim karşımıza iki insan tipi getiriyor. Bir grup insan önceki âyetlerde anlatıldı. Allah’ın kendilerine mahza rahmet olarak indirdiği kitabına, vahyine “esâtîru’l evvelîn” diyen, Allah’ın istediği bir hayatı yaşamayan, cehenneme yuvarlanıp giden kâfir insan tipi. Beri tarafta hayatı boyunca Allah’a teslim olmuş, hayatını Allah için yaşamış, hayrı, vahye teslim olmuş ve sonunda melekler canlarını alırken böyle güzel bir karşılama ile karşılanmış cennetlik mü’minler.
Buyurun hangi grubun içinde yer almak istiyorsanız onu belirleyin. Şu anda bu yetki sizin elinizdedir. Bu hayat bitmeden önce kararınızı verin. Cennete mi gitmek istiyorsunuz, yoksa cehennemi mi tercih ediyorsunuz? Şu anda karar verip ona göre bir hayat yaşayın.
BASAİRUL KUR’AN